16 Haziran 2010 Çarşamba

VUVUZELA BİZİM TRİBÜNLERDE EKSEN KAYMASINA NEDEN OLUR MU?

Tüm dünya olarak kolay günlerden geçtiğimiz söylenemez. Ekonomik , sosyal, siyasi pek çok sıkıntı var. Bu sıkıntılardan Türkiye de nasibini alıyor. Son haftalarda iç gündemimizin de ne kadar iç açıcı olduğu malum. Kazalar, saldırılar, eksen tartışmaları... Tüm dünyanın bütün bu zor gündemden sıyrılıp izlediği bir şey var bugünlerde: Dünya Kupası...

Biraz rahatlamadık mı? Shakira'nın "Waka Waka"sı , "Wave Your Flag" nidaları... Maç heyecanı.. Türkiye olmasa da bizim sahalarda top koşturan futbolcuları izlemek de büyük keyif. Ah bir de şu vuvuzela denen işkence aleti olmasa, diyenlerimiz de yok değil tabii.

Malum, Güney Afrika evsahibi. Doğal olarak onların kendi tribünlerinde kullandıkları bu çalgı da başrolde. Vuvuzela'yı artık tüm dünya öğrendi ama genel hatlarıyla bu meret şöyle bir şey:

Güney Afrika'ya ait bir çalgı. Deliği yok, üfleyen ne ritim yapsa o ses çıkıyor. Arı ya da fil sesine benzer bir sesi var. Toplu olarak çalındığında yaklaşık 135 desibellik ses çıkarıyor. E adı üstünde zaten "vuvu" Zulu dilinde gürültü anlamına geliyor. Çok makamlı olmasını beklemek absürd olurdu. Bu meret 2009 FIFA Konfederasyon Kupası sırasında futbolcular rahatsız olduğu içn yasaklanıyor. Ama sonra G. Afrikalı yetkililerin de araya girmesiyle bu sene yine serbest...

İşte şu günlerde de ne maçlar, ne performanslar, ne yeşil sahaların yıldızları... Vuvuzela tartışmaları bu gidişle kupayı bile geride bırakacağa benziyor. O kupa sahibini bulana kadar belli ki ne vuvuzelanın sesi ne de tartışması bitecek.

Bu arı, sinek, fil sesi karışımı ses çıkaran çalgı ya da "meret" için yayıncı kuruluşlar kendilerince önlemler almaya çalışadursunlar, reklamın iyisi kötüsü yoktur misali bu durumdan en kazançlı çıkan vuvuzela ve tabii ki vuvuzela girişimcileri oldu. Türkiye'ye de geldi. Eskiden 1 tane zor satılıyorken şimdi satışlar arttmış. Fiyatı da söyleyelim : 10 TL.

Şimdi tabii vuvuzela ülkemize gelince insanın aklına da şu geliyor: Bizim stadlarda, tribünlerde gelecek sezon vuvuzela sesleri yükselir mi? Yani vuvuzela tribünlerde bir eksen kaymasına neden olur mu? O güzel tezahüratlarımız vuvuzelalar yanında sönüp gider mi yoksa?

Akımlardan, geçici modalardan hep etkilendik biz. Her alanda... Ama hep geçici oldu bunlar. Ya sıkıldık... Ya başka alternatifler bulduk... Ya da kendimizdekine döndük. O yüzden yeni sezonda kesin vuvuzela seslerini duyacağız. Ama eminim sıkılacağız.

Çünkü bizim değil, biz bu değiliz... Biz tribünde bağırmayı severiz... O coşkuyu isteriz... Vuvuzela kesmez bizi... Biz vuvuzela çalmak yerine yorum yapmak isteriz... Çaresizliği anlatan"Sürünüyorum" şarkısını bile sahalara "Loy loy loy loy looooy" diye uyarlayan taraftarız biz... Marşlar okuruz biz takımımıza... Kızarız kaçan gollere.. -Küfür eskilerde kaldı; sadece kızarız;) - Takımımız gol attığında yeri gelir tanımadığımızla o coşkunun etkisiyle bir bakmışsınız sarılıvermişiz... Vuvuzela neymiş!... Çok çalmak istiyorsak alırız kendi zurnamızı çalarız, halay eşliğinde omuz omuza...

Vuvuzela gelir... Gelir; ama geçer. Yerine koyacak o kadar çok coşkumuz var ki , vuvuzelanın o tiz sesi sönük kalır yanında... Benim taraftarımı kesmez.

Bakalım bu vuvuzela etkisi kelebek etkisi misali Güney Afrika'lardan güzel ülkemin stadlarına nasıl yansıyacak... Bakalım, stadlarda günün tabiriyle "eksen kayması" olacak mı? Bunu lig başlayınca zaten göreceğiz.

Bütün bu yoğun,üzücü ve iç karartıcı gündem içinde bir çıkış kapısı olan futbol da onun sayesinde tanıdığımız vuvuzela da her şeye rağmen bir teşekkürü hak ediyor. Ve gerçekten şu sözün haklılığını ortaya çıkarıyor : Futbol, sadece futbol değildir. Keyifli seyirler :)

Çiğdem Akdemir

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder